top of page

6 ŞUBAT’TAN ÖĞRENMEMİZ GEREKENLER, KENTSEL DÖNÜŞÜM VE JAPONYA

Güncelleme tarihi: 2 Kas




Yoshinori MORİWAKİ

 

 

 

Bu makalede, Türkiye'de kentsel dönüşüm projelerinin deprem risklerini azaltmada ve


afetlere hazırlıkta ne kadar önemli olduğu ve münhasıran deprem konusunda yapılması gereken konular tartışılmaktadır. Ayrıca müteahhitler, mühendisler, mimarlar, belediyeler ve vatandaşlar için öneriler sunulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Deprem, Depreme hazırlık, Kentsel Dönüşüm, Afet Eğitimi, Japonya da depreme hazırlık.

Abstract

 

In this article, the importance of urban transformation projects in reducing earthquake risks and preparing for disasters in Turkey, and the issues that should be done exclusively about earthquakes are discussed. In addition, recommendations are offered for contractors, engineers, architects, municipalities and citizens.

Keywords: Earthquake, Earthquake preparedness, Urban Transformation, Disaster Education, earthquake preparedness in Japan.

Giriş

Türkiye, yüksek deprem riski olan bir ülkedir ve son yıllarda yaşanan büyük depremler bu gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur. Bu nedenle, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve afetlere hazırlıklı olmak, yaşam ve mal kaybını minimize etmek için hayati öneme sahiptir. Kentsel dönüşüm projeleri, bu amaçlar doğrultusunda önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu projelerin etkinliği ve başarısı, doğru yönetim ve uygulama ile doğrudan bağlantılıdır. Bu makalede, kentsel dönüşüm projelerinin deprem risklerini azaltmadaki rolü ve daha etkili olmaları için öneriler sunulacaktır.

 

 

1-      Deprem ile ilgili Yönetmeliğin Değiştirilmesi:


Ülkemizde deprem vurgusunun en çok hissedildiği yönetmelik; 2007 yılında kabul edilen "Yapıların Depreme Dayanıklılığı Hakkında Yönetmelik" adı altında düzenlenmiştir. Bu yönetmelik, Türkiye'de inşa edilecek tüm yapıların, depreme karşı güvenli olacak şekilde tasarlanması ve inşa edilmesi gerektiğini belirtir.

Ancak, 2011 yılında Van depreminin ardından, Türkiye'deki deprem yönetmeliği yeniden gözden geçirilmeye başlandı. Bu çerçevede, 2018 yılında deprem yönetmeliğinde önemli değişiklikler yapıldı. Yeni yönetmelik, "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik" adı altında düzenlendi.

Yeni yönetmelik, Türkiye'nin deprem risk haritasını daha ayrıntılı bir şekilde ele alır ve bölgesel olarak farklılaşan deprem risklerine göre farklı yapı standartlarını belirler. Ayrıca Yönetmeliğin eklerinde, inşaat sektöründe çalışanların eğitim ve sertifikasyon süreçlerine de daha fazla vurgu yapar.

Japonya'da ise, deprem yönetmeliği oldukça sıkıdır ve ülkede sık sık meydana gelen depremlere karşı önemli bir savunma sağlar. Japonya'da deprem yönetmeliği, "Binaların Deprem Yönetmeliği" adı altında düzenlenir. Bu yönetmelik, binaların inşa edilmesi, tasarlanması ve denetlenmesi ile ilgili tüm süreçleri kapsar.

Japonya'daki deprem Yönetmeliğinde, Türkiye'dekine benzer şekilde, ülkenin deprem risk haritasını dikkate alır ve bölgesel olarak farklılaşan deprem risklerine göre farklı yapı standartları belirler. Ayrıca, Japonya'daki yönetmelik, deprem sırasında binaların ve yapıların davranışı hakkında daha ayrıntılı bilgiler içerir.

Kaynaklar:

 

"Türkiye'deki Deprem Yönetmeliği ve Son Değişiklikler" - İnşaat ve Yapı Mühendisliği "Japan's Seismic Building Codes" - The New York Times

Ancak Ülkemizdeki Yönetmeliğin daha açık ve kesin ifadeler ile aşağıdaki unsurların ve insan rolünün detaylarını, sınırlarını kapsaması ve bu konuda denetim mekanizması oluşturacak sistemi üretmelidir.

a.                  Müteahhit işin büyüklüğüne göre, İnşaat Mühendis veya Mimar kontrolü altında olmalıdır. Mühendis ve Mimar sayısı yapılacak işin büyüklüğüne göre değişecek bir sistem oluşturulmalıdır. Mühendis veya


Mimar olmayan inşaat Şirketi kurucularının yapılan projelerde yetkisinin çalıştırdıkları mühendisin yetkisi (Mühendisin deneyimi ve yetkinliği) ile orantılı olması gerekir. (Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik)

Yukarıda belirtilen madde, inşaat sektöründe çalışanların niteliklerinin arttırılması ve kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesi amacıyla inşaat sektöründe faaliyet gösteren müteahhitlerin işlerini daha kaliteli ve güvenli hale getirmek için önemli bir saha gerçeğidir. İnşaat mühendisi veya mimarların kontrolü altında olmayan işlerde, yapılan projelerin kalitesi ve güvenliği riskler taşır. Ayrıca, inşaat şirketi kurucuları arasında mühendis veya mimar olmayanların bulunması durumunda, projelerde yetki verilmesi için çalıştırılan mühendisin deneyimi ve yetkinliği göz önünde bulundurulur. Bu da projelerin kalitesinin artırılmasını sağlar. İnşaat sektöründe çalışanların eğitim ve sertifikasyon süreçlerine daha fazla vurgu yaparak, inşaat sektöründe güvenliği ve kaliteyi artırmayı hedefler.

b.      Mimar ve mühendislerin işlerinde daha etkili ve başarılı olmalarını sağlamak amacıyla bazı önlemler alınması gerekmektedir. Bu sayede, mühendislik alanında daha yetkin ve güvenilir uygulamalar gerçekleştirilebilir. Mühendislerin imza yetkisine sahip olmadan önce sahada veya ofiste bir staj süresi tamamlamaları gerekir. Bu staj süresi, mühendislerin teorik bilgilerini pratikte uygulayarak gerçek dünya deneyimleri kazanmalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca İnsan hayatını doğrudan etkileyen diğer meslek gruplarına bakıldığında örneğin doktorların eğitim süreci ele alındığında konunun ne kadar gerekli olduğu anlaşılacaktır

Yeni mezun mühendisler ve mimarlar için ulusal çapta bir sınav yapılmalı ve yeterli bilgiye sahip olanların seçilmesi sağlanmalıdır. İmza yetkisine sahip olanlar içinde, beş yılda bir kez mevcut sertifikalarının yenilenmesi ve bilgilerinin güncellenmesi için yönetmelikler oluşturulmalıdır. Bu yönetmelikler, yeni teknolojilerle ilgili eğitimleri de kapsamalıdır. Bu şekilde, yetkin mühendislik uygulamaları sağlanabilir.

 

c.       Mevcut Mühendis ve Mimarlar için 1998-2007-2018 yönetmelikleri ile ilgili Ulusal çapta 2-3 günlük eğitim programları ve organizasyonları yapılmalıdır. Bu sayede;


Mühendisler ve mimarlar, 1998-2007-2018 yönetmelikleri hakkında güncel bilgilere sahip olacaklar. Bu, mevcut yapılarda güvenliği artırmak ve daha kaliteli inşaat projeleri oluşturmak, yeni teknolojiler ve yenilikler hakkında bilgi sahibi olunarak daha modern ve verimli yapılar inşa edilebilir.

 

Ulusal çapta düzenlenen eğitim programları, mühendisler ve mimarlar arasında iletişimi ve iş birliğini artırabilir. Bu, inşaat projelerinin daha iyi yönetilmesine ve daha iyi sonuçlar alınmasına yardımcı olabilir.

 

Eğitim programları, mühendisler ve mimarlar arasında bir ağ oluşturabilir. Yeni fikirlerin paylaşılmasını ve inovasyonun teşvik edilmesini sağlayabilir.

 

Ayrıca, Bu eğitim programları, mühendislik ve mimarlık mesleklerinin prestijini artırabilir. Bu da gençlerin bu mesleklere ilgisini artırabilir ve sektöre daha kalifiye işgücü sağlayabilir.

 

d.      Yatay ve dikey inşaat demirlerinin kullanımı, duvarların taşıyıcı olmayan özelliğine rağmen binanın ana taşıyıcı sistemine katkıda bulunabilir.

Özellikle, 6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrasında yapılan incelemelerde, ana taşıyıcı sistemin sınır değerlerde olduğu durumlarda taşıyıcı olmayan duvarların binanın toptan göçmesini engellediği görülmüştür. Tuğla, blok ve Gaz beton standartları için 80 cm yatay ve dikey inşaat demiri kullanımı, taşıyıcı olmayan duvarların güçlendirilmesine yardımcı olabilir ve binanın güvenliğini artırabilir. Bu öneri, TBDY-2018 taşıyıcı olmayan duvarlar için eklenmelidir ve deprem riski yüksek olan bölgelerde uygulanması önemlidir.

 

e.       Üniversitelerde İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık bölümlerinde verilen temel eğitimlerin yanı sıra, jeofizik, sismoloji ve jeoloji eğitimlerinin verilmesi, bina tasarımında doğru zemin koşullarının belirlenmesi ve deprem gibi doğal afetlere dayanıklı yapılar inşa edebilmek için oldukça önemlidir.

 

Özellikle sismoloji eğitimi, deprem riski yüksek olan ülkelerdeki inşaat mühendisleri ve mimarlar için önemli bir konudur. Sismoloji, depremlerin nedenlerini, oluşumunu, hareketlerini ve sonuçlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Sismoloji eğitimi almak, deprem mühendisliği, deprem riski analizi, yapısal dinamikler ve titreşim kontrolü gibi konularda uzmanlaşmayı sağlar.


Jeoloji eğitimi ise, yapıların temelinde kullanılacak zemin özelliklerinin doğru bir şekilde belirlenmesine yardımcı olur. Zemin özellikleri, bina tasarımı için oldukça önemlidir çünkü zeminin yapısı ve özellikleri, bina ve yapının doğal afetlere olan dayanıklılığını etkiler.

 

Bu nedenlerden dolayı, inşaat mühendisleri ve mimarlar, jeofizik, sismoloji ve jeoloji gibi konuların temellerini anlamalı ve bu alanlarda eğitim almış olmalıdırlar. Bu sayede, doğal afetlere dayanıklı binalar tasarlamak ve inşa etmek için gerekli olan bilgi ve becerileri edinebilirler.

 

Japonya’da inşaat mühendisliği ve mimarlık bölümlerinde sismoloji eğitimi oldukça önemlidir. Örneğin, Tokyo Teknoloji Enstitüsü'nde, tüm inşaat mühendisliği öğrencileri zorunlu olarak sismoloji dersleri almaktadır. Benzer şekilde, Japonya'da bulunan diğer üniversitelerde de bu konuda dersler verilmekte ve araştırmalar yapılmaktadır.

 

Kaynak:

 

 

 

2-      Deprem, Afet Önleme Eğitimi ve Tatbikat

a.      Eğitim ve yetki seviyesi ne olursa olsun, deprem anında ve sonrasında panik yapmaması için deprem ile ilgili eğitim almalıdır.

Deprem anında panik yapmak hem can kayıplarına hem de diğer zararların artmasına sebep olabilir. Bu nedenle eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları büyük önem taşır. Deprem ile ilgili eğitimlerin okul eğitim sistemi içinde yer alması ve belirli aralıklarla tatbikatlar yapılması, insanların doğru davranış biçimlerini öğrenmelerine ve uygulamalarına yardımcı olur. Ayrıca, deprem ile ilgili eğitimlerin sadece okullarla sınırlı kalmaması, tüm toplum kesimlerinin erişebileceği şekilde yaygınlaştırılması da önemlidir. Bu şekilde, toplumun deprem konusunda bilinçli ve hazırlıklı olması sağlanabilir.


Dünya genelinde deprem ve afet önleme eğitimleri, çeşitli kurumlar tarafından düzenlenmektedir. Bazı örnekler şunlardır:

Amerika Birleşik Devletleri'nde FEMA (Federal Acil Durum Yönetim Ajansı) tarafından "Ready" adlı bir kampanya yürütülmektedir. Bu kampanya kapsamında, deprem ve afet önleme konusunda eğitim materyalleri hazırlanmakta ve halka sunulmaktadır. Ayrıca, okullarda da afet önleme eğitimleri düzenlenmektedir.

Japonya, deprem ve afet önleme konusunda dünya genelinde en ileri ülkelerden biridir. Japonya'da afet önleme eğitimleri okullarda düzenli olarak verilmekte, vatandaşlara afet önleme konusunda eğitim verilmekte ve afet durumunda halkın güvenliği için sık sık tatbikatlar düzenlenmektedir.

İtalya'da deprem ve afet önleme eğitimleri, "Protezione Civile" adlı bir kurum tarafından yürütülmektedir. Bu kurum, halka afet önleme konusunda eğitim vermekle birlikte, deprem ve afet durumlarında müdahale etmek için de hazırlıklıdır.

Yeni Zelanda'da, deprem ve afet önleme eğitimleri, "Civil Defence Emergency Management" adlı bir kurum tarafından yürütülmektedir. Bu kurum, halka deprem ve afet önleme konusunda eğitim vermekle birlikte, afet durumunda halkın güvenliği için çalışmaktadır.

Kaynaklar:

 

 

Japan'sDisasterPreventionEducation: https://www.japan.go.jp/disaster/learningenglish.html

 

 

Civil Defence Emergency Management: https://www.civildefence.govt.nz/

 

b.      Farklı yaş eğitim gruplarına göre örnek eğitimler: Anaokulu:

·         Okul bahçesinde acil durum tatbikatları yapılabilir ve öğrencilere neler yapmaları gerektiği anlatılabilir.

·         Basit animasyonlar ve resimlerle depremin ne olduğu, nasıl oluştuğu, neler yapılması gerektiği gibi konular anlatılabilir.

İlkokul:


·         Okulda deprem tatbikatları düzenlenebilir ve öğrencilere deprem anında ne yapmaları gerektiği uygulamalı olarak gösterilebilir.

·         Fen derslerinde depremin ne olduğu, nasıl oluştuğu, nasıl ölçüldüğü, neler yapılması gerektiği gibi konular anlatılabilir.

·         Öğrencilere deprem çantası hazırlama gibi basit hazırlıklar yapmaları öğretilebilir.

 

Lise:

 

·         Öğrencilere deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler, acil durum planı hazırlama, kurtarma ve yardım çalışmaları, deprem sonrası psikolojik destek konularında eğitim verilebilir.

·         Sosyal bilimler derslerinde deprem ve afetlerin toplumsal etkileri, afet yönetimi gibi konular işlenebilir.

·         Bilimsel araştırmalar ve projeler yürütülebilir, öğrencilerin deprem, afet ve acil durum yönetimi konularında farkındalık kazanmaları sağlanabilir.

 

 

c.       Tatbikatlar

Deprem tatbikatları, deprem anında nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda insanların pratik yapmasına yardımcı olur. Bu tatbikatlar, özellikle okullarda ve toplu yerlerde gerçekleştirilerek insanların hazırlıklı olması ve paniklememesi amaçlanır.

Japonya'da deprem tatbikatları sık sık gerçekleştirilir ve halkın geniş katılımıyla yapılır. Türkiye'de deprem tatbikatları ve afet önleme eğitimleri düzenli olarak daha sık yapılmalıdır. Okullarda deprem ve afet konuları müfredatlarda daha öncelikli bir yer edinmeli ve bu konularda öğrencilere eğitim verilmelidir. Ayrıca, halkın deprem ve afet konusunda farkındalığını artırmak amacıyla, medya organları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler de bu konuda organizasyon düzenlenebilir.

Yerel yönetimlerin iş birliğiyle deprem tatbikatlarının yapılması ve afet yönetim planlarının oluşturulması önemlidir. Bu planlar, deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılacaklar ile ilgili ayrıntılı bilgileri içermelidir ve halka açık olmalıdır.


Bu konuda. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Afet ve Acil Durumlara İlişkin Hizmet Standartları ve Akreditasyon Esaslarının Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik, yukarıda anlatılan hususlar gözetilmek suretiyle tekrar ele alınmalıdır.

 

 

3-      Kentsel Dönüşüm uygulaması hızlandırılmalı ve kolaylaştırılmalı. Binaların hızlı bir şekilde tespit edilmesi gerekir. Ruhsatsız ve bina sağlamlık durumuna göre yeniden yapma veya güçlendirme seçeneklerini belirlemek üzere öncelikle zemini yumuşak alanlardaki binalardan başlanmalıdır. Örneğin; İstanbul da Ataköy, Zeytinburnu, Avcılar, Küçükçekmece gibi. (6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun )

 

4-      İtfaiyenin Japonya’daki gibi deprem ve Afetlere kurtarma ekibi olarak müdahale edecek şekilde yeniden organize edilmesi ve örgüt yapısının bu doğrultuda güncellenmesi gerekir. Mahalle sakinlerininde üç ayda bir defa itfaiyeden arama ve kurtarma eğitimi alması gerekir. (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Afet ve Acil Durumlara İlişkin Hizmet Standartları ve Akreditasyon Esaslarının Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik)

 

 

5-      Mimari proje veya tasarımların statik açıdan her inşaat alanına/yüzeyine özgün olacak şekilde İnşaat Mühendisi onayı olmadan mimari projenin tamamlanmaması sağlanmalıdır. Mimarlar İnşaat Mühendislerinin koyduğu limitler ölçüsünde proje tasarlamalıdır.

 

6-      Deprem ve Afetlerde sadece ilk günlerde değil, normale dönüş sürecinde de iletişime ihtiyaç olduğundan uydu haberleşme imkânı sağlanmalıdır. (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Afet ve Acil Durumlara İlişkin Hizmet Standartları ve Akreditasyon Esaslarının Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik)

7-      Sismik İzolatör, Raylı Sistem, Damper gibi İnşaat yapı teknolojileri uygulanmalıdır.

Özellikle depremden sonra hizmet verecek olan kamu binalarında (Hastaneler, okul, kamu kuruşları,)

Sismik izolatör, raylı sistem ve damper gibi inşaat yapı teknolojileri, deprem hasarlarını azaltmak veya önlemek için kullanılan önemli araçlardır.


Sismik izolatör, bina yapısını zeminden izole ederek, depremde yapıda oluşan sarsıntının yüksekliğini azaltır. Sismik izolatörler, yapıların deprem sırasında oluşabilecek yatay hareketlerini engelleyerek binanın gövdesinin hareketsiz kalmasını sağlayan yapısal öğelerdir. Bu teknolojinin kullanımı sayesinde yapıların deprem sırasında hasar alması önemli ölçüde azaltılabilmektedir.

 

Raylı sistemler ise deprem sırasında yapılarda meydana gelen titreşimleri azaltarak yapıların hasar görmesini önleyen bir teknolojidir. Bu teknoloji, özellikle yüksek binalar ve köprüler gibi büyük yapılarda kullanılmaktadır.

 

Damperler ise yapıların deprem sırasında oluşabilecek titreşimleri absorbe ederek binaların hasar görmesini engelleyen bir teknolojidir. Bu teknolojinin kullanımı sayesinde, yapıların deprem sırasında daha esnek hale gelmesi ve hasar almaması sağlanabilir.

 

Bu teknolojilerin uygulanmasıyla ilgili olarak Japonya, Kaliforniya ve Yeni Zelanda gibi deprem riski yüksek ülkelerde ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle Japonya, sismik izolatör ve damper teknolojileri konusunda dünya lideri konumundadır.

Madde 7- ile ilgili resimler

 

 

 

 

 









 

 

 















 

 

 

 

 

8-      Yapı Denetim Sistemi içerisinde Jeolog bulunmalıdır. (Yapı Denetim Kuruluşları ve Laboratuvarların Çalışma Usul ve Esasları)

Jeoloji, yapıların inşa edileceği arazi ve yeraltı koşullarının değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Bu nedenle, yapı denetim sürecinde de bir jeologun bulunması oldukça faydalı olacaktır. Jeolog, zemin etüdü yaparak yapıların inşa edileceği alanın zemin yapısı hakkında bilgi verebilir ve bu bilgiler, yapıların daha güvenli ve sağlam bir şekilde inşa edilmesine yardımcı olur.

 

Türkiye'de yapı denetim sistemi içinde jeologların bulunması gerektiği konusunda düzenlemeler mevcuttur. 2011 yılında yürürlüğe giren "Yapı Denetim Kuruluşları ve Laboratuvarların Çalışma Usul ve Esasları" hakkındaki yönetmelikte, yapı denetim kuruluşlarında çalışacak personel arasında jeologların da bulunması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, yapı denetim sürecinde jeolojik etütlerin yapılması ve zemin yapısına uygun inşaat tekniklerinin uygulanması için jeologların bulunması önemlidir. Ancak aynı zamanda İnşaat Mühendislerinin ‘de Jeologların yaptığı görevleri yapabiliyor olması bu bilimin gelişmesini ve ticari alanlarda gelişerek yer bulmasını yavaşlatmaktadır.



 

1Yapı Denetim Kuruluşları ve Laboratuvarların Çalışma Usul ve Esasları ek-4 formu

 

9-      Deprem ve afet yönetimi ile ilgili kurum ve yetkililerin Japonya'daki teknolojik gelişmeleri ve çözümleri yerinde inceleyerek fikir alışverişinde bulunmaları gereklidir. Bu tür ziyaretler, Türkiye'de deprem ve afet yönetimi alanında çalışanların farklı kültürler, teknolojiler ve yöntemler hakkında bilgi edinmelerine ve bu bilgileri Türkiye'de uygulamalarına yardımcı olabilir. Bu şekilde, Türkiye'nin deprem ve afet yönetimi alanındaki kapasitesi ve hazırlığı artırılabilir. Japonya, deprem ve afetlere karşı örnek alınabilecek birçok teknolojik çözüme sahip. Örneğin, Tokyo Skytree binası gibi birçok yapıda sismik izolatör kullanımı yaygın hale getirilmiştir. Ayrıca, ülkede yüksek hızlı tren hatları da sismik izolatörlerle donatılmıştır. Deprem sonrasında hızlı bir şekilde toplu taşıma sistemi hizmete sunulabilmesi için önemli bir faktördür.


       

2Tokyo Skytree binası                           3Tokyo Skytree binası

 

 

 

Ülkenin deprem yönetimi konusundaki bilgi birikimine ve teknolojik çözümlerine erişmek için düzenli ziyaretler gerçekleştirilebilir. Bu ziyaretler, Japon teknolojik çözümlerini inceleyerek, yerinde gözlem yaparak ve deneyimlerini paylaşarak deprem yönetimi konusunda ülkemizde de ilerleme sağlanmasına yardımcı olabilir.

Tokyo Skytree, Japonya'nın başkenti Tokyo'da bulunan 634 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek kendinden destekli yay kulesidir. Tokyo Skytree'nin inşaatı sırasında, deprem ve rüzgar gibi doğal afetlere karşı dayanıklılığını artırmak amacıyla bir dizi inovatif teknoloji ve yapısal özellikler kullanılmıştır.

Bunlardan biri, binanın temelinde bulunan sismik izolatörlerdir. Sismik izolatörler, depremler sırasında binanın hareket etmesini engelleyerek binanın dayanıklılığını artırır. Tokyo Skytree'de bulunan sismik izolatörler, 256 adet kauçuk ve çelik yapıdan oluşur ve binanın depremdeki hareketini kontrol altında tutar.

Ayrıca, Tokyo Skytree'nin yapısal güvenliği, bilgisayar destekli tasarım ve simülasyon teknolojileri ile geliştirilmiştir. Binanın inşaatı sırasında gerçekleştirilen çeşitli testler ve simülasyonlar sayesinde, binanın dayanıklılığı ve güvenliği doğal afetlere karşı maksimum düzeyde sağlanmıştır.

Kaynaklar:


·         Tokyo Skytree resmi websitesi: https://www.tokyo-skytree.jp/en/about/

·         "How    Tokyo    Skytree    Survived    Japan's    Earthquake",     Popular     Mechanics: https://www.popularmechanics.com/technology/infrastructure/a7945/how-tokyo- skytree-survived-japans-earthquake-6644157/

 

10-  Toplanma Merkezleri:

1999 depremi sonrasında Türkiye'de depreme dayanıklı toplanma merkezleri oluşturulması kararlaştırılmıştı. Ancak son yaşanan 6 Şubat depremi sırasında bu toplanma merkezlerinin yeterince işlevsel olmadığı görüldü. Japonya'da ise toplanma merkezleri öncelikle okul gibi kamu binaları olarak belirlenmektedir. Bunun yanında, büyük AVM'lerin önceden belirlenmiş bölümleri ve otoparklar da toplanma merkezi olarak tasarlanmaktadır. Bu alanlar, bulundukları mahalle, ilçe veya bölgenin ihtiyaçlarına uygun şekilde lojistik malzemeler ile donatılarak kurgulanmaktadır.

Bu sayede Japonya'da deprem sonrasında toplanma merkezlerinin daha işlevsel olduğu ve halkın güvenli bir şekilde toplandığı gözlemlenmektedir. Türkiye'de de benzer bir uygulama yapılması ve toplanma merkezlerinin işlevselliğinin artırılması gereklidir. Bunun için belirlenen alanların, ihtiyaçlara uygun şekilde donatılması ve düzenli olarak tatbikatların yapılması gerekmektedir.

Japonya'da büyük AVM'lerin ve otoparkların toplanma merkezi olarak tasarlanması uygulaması oldukça yaygındır ve başarılı sonuçlar vermektedir. Özellikle Tokyo'da bulunan Roppongi Hills adlı AVM, deprem sonrası toplanma merkezi olarak hizmet vermek üzere tasarlanmıştır. AVM içindeki geniş açık alanlar, yeterli sayıda tuvalet, yemek ve su kaynağı gibi ihtiyaçları karşılayacak olanaklar ve lojistik malzemeler ile donatılmıştır. Benzer şekilde, Tokyo'nun bir diğer önemli AVM'si olan Shinjuku Takashimaya Times Square da toplanma merkezi olarak kullanılmak üzere tasarlanmıştır.

Toplanma Merkezleri ve Planlama-İhtiyaç Analizi

Japonya'da deprem sonrasında toplanma merkezleri halkın güvenliği için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle toplanma merkezleri önceden belirlenmekte ve bölgenin ihtiyaçlarına uygun şekilde lojistik malzemeler ile donatılarak kurgulanmaktadır.

Japonya'da toplanma merkezleri, "Toplanma Merkezlerinin Tasarımı ve İşletimi Rehberi" adlı bir yönergeye göre tasarlanır ve planlanır. Bu yönerge, İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır ve tüm yerel yönetim birimleri tarafından uygulanmaktadır.


Rehber, toplanma merkezlerinin planlamasında ve tasarımında dikkate alınması gereken konuları belirler. Bu konular arasında bina tipi, kapasite, erişim, güvenlik, su ve sanitasyon, enerji kaynakları, acil durum tıbbi hizmetler, iletişim ve diğer konular yer almaktadır.

Ayrıca, rehberde toplanma merkezlerinin yönetim ve işletimine de değinilir. Bu kapsamda, toplanma merkezlerindeki personel ve malzemelerin yönetimi, acil durum hazırlık ve planlaması, güvenlik ve iletişim prosedürleri, halkın bilgilendirilmesi ve eğitimi gibi konular ele alınır.

Bu yönerge sayesinde, Japonya'da toplanma merkezleri standartlara uygun şekilde tasarlanmakta ve planlanmaktadır. Bu da deprem ve diğer doğal afetlerde halkın güvenliğini sağlamak için önemli bir adımdır.

Örneğin, Tokyo'da yer alan Roppongi Hills adlı büyük bir AVM'de, deprem anında toplanma merkezi olarak tasarlanmış belirli alanlar bulunmaktadır. Bu alanlar, bina içinde belirli bir yükseklikte yer almaktadır ve deprem anında insanların toplanabileceği geniş ve açık bir alana sahip olmaktadır. Ayrıca, acil durumlarda kullanılmak üzere yiyecek, içecek, ilaç vb. malzemeler bu alanlarda hazır tutulmaktadır.

Benzer şekilde, Japonya'nın diğer şehirlerinde de büyük AVM'ler, stadyumlar, okullar gibi geniş ve açık alanlara sahip kamu binaları, toplanma merkezi olarak tasarlanmaktadır. Bu alanlar deprem anında insanların toplanabileceği, güvenli bir şekilde barınabileceği, temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği ve acil durumlarda kullanılmak üzere hazır malzemelerle donatılmış alanlar olarak hizmet vermektedir.

 

Kaynak:

·         "Japan's disaster preparedness: Lessons from the Tohoku earthquake and tsunami", Brookings Institution,          https://www.brookings.edu/research/japans-disaster- preparedness-lessons-from-the-tohoku-earthquake-and-tsunami/

 

Ayrıca bakınız:

1.      Japonya İçişleri ve İletişim Bakanlığı Afet Yönetimi Departmanı - https://www.bousai.go.jp/1info/pdf/kokusai/kokusaikaigi_h30_01_1.pdf


3.      Japonya Yerel İdare Bakanlığı - https://www.soumu.go.jp/main_content/000527722.pdf

4.      Tokyo Yönetimi Afet Önleme ve Hazırlık Departmanı - https://www.bousai.metro.tokyo.lg.jp/_res/projects/default_project/_page_/001/011/19 2/04.pdf

5.      Sendai Şehri Afet Yönetimi Departmanı - https://www.bousai.city.sendai.jp/contents/100001903.pdf

Bu kaynaklar Japonya'daki toplanma merkezleriyle ilgili farklı kurum ve kuruluşların yayınladığı raporlar, yönergeler ve bilgilendirme materyalleridir

 

 

Sonuç olarak, deprem ve diğer doğal afetlerin önlenmesi ve etkilerinin minimize edilmesi için çeşitli önlemler alınması gerekmektedir. Kentsel Dönüşüm Planlaması ve Uygulamalarının bu risklere karşı hazırlıklı olması gerekir. Bu önlemler arasında, inşaat sektöründe yapılan işlerin daha sıkı bir şekilde denetlenmesi, mühendis ve mimarların eğitimlerinin güncellenmesi, okullarda ve mahallelerde düzenli tatbikatlar yapılması ve kentsel dönüşüm uygulamalarının hızlandırılması yer almaktadır. Bu tedbirlerin hayata geçirilmesi, insanların doğal afetlerden kaynaklanan hasar ve kayıpları en aza indirmeye yardımcı olacak ve daha güvenli bir yaşam ortamı sağlayacaktır. Bu nedenle, tüm ilgili tarafların bir araya gelerek bu konularda daha fazla çalışma yapması ve gerekli adımları atmaları gerekecektir.

Yorumlar


bottom of page